7 Kasım 2016 Pazartesi

GSK Türkiye-Prof. Dr. Serhat Ünal-Basın toplantısı-Haber Yılmaz Parlar


Antibiyotik Enflasyonu
Kanyon, The House Cafe’de 4 Kasım 2016 Cuma günü, GSK Türkiye ev sahipliğinde 16-22 Kasım Antibiyotik Farkındalığı Haftası kapsamında, dirençli bakteriler ve akılcı antibiyotik kullanımı hakkında Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal’ın katılımıyla Basın toplantısı gerçekleştirildi. 
50 yılı aşkın bir süredir faaliyette olduğu Türkiye ilaç sektörünün lider firmaları arasında yer alan GSK, 750 çalışanıyla Türkiye’de de etkin sağlık çözümleri sunuyor. 
Dünya çapında 191 ülkeye ürün temin eden, yılda yaklaşık olarak 4 milyardan fazla paket ve  1.200 farklı marka üreten, 150’den fazla ülkede, 100 bini aşkın çalışanıyla, karşılanmamış ihtiyaçlara yönelik geliştirilen yenilikçi tedavileri hastalara ulaştırmayı amaçlayan GSK’nın, tüm çalışmalarının temelinde insan odaklılığı bulunuyor. 

Bugün en önemli sağlık alanlarında etkin ilaç ve tedaviler üreten GlaxoSmithKline (GSK), yenilikçi ilaç ve aşıları geliştirerek insanlığın hizmetine sunan ve böylece yaşam kalitesinin yükselmesine katkıda bulunan dünya lideri bir araştırmacı ilaç şirketi, GSK’nın tedavileri arasında; astım, KOAH, enfeksiyon, grip, akıl sağlığı, hepatit, nadir hastalıklar, sinir sistemi hastalıkları ile kalp damar ve sindirim hastalıkları yer alıyor. 

Antibiyotik direncini önlemeye yönelik küresel girişimlerin öneminin fark edilmesi antibiyotik direncinin sınırlandırılmasına, antibiyotik direnci tüm dünyayı ve sadece bu günü değil geleceği de ilgilendiren, çok önemli bir sağlık sorunudur. 

Basın toplantısında Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal Antibiyotik Direnci Tanımı ve Algısı hakkında İlaçların belirli bir dozda oluşturduğu etkinin aynı dozda tekrarlayan kullanımlarından sonra azalması veya aynı etkiyi oluşturmak için daha yüksek dozda kullanılmalarının gerekliliği, ilaç etkisine karşı direnç gelişimini değerlendirdi. 
Antibiyotikler, mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde ve profilaksisinde kullanılan, klinik açıdan çok büyük önem taşıyan ilaçlardır.
Dr. Serhat Ünal, Antibiyotik direnci bakterilerin antibiyotik varlığında dahi üreyebilmeleri ve hastalık yapabilmeleri durumunun altını çizdi
“Bazı antibiyotiklere direnç doğal olarak mevcut iken diğerlerine karşı direnç bakterilerde gelişen mutasyon yoluyla ortaya çıkmaktadır. Bu durumda antibiyotik uygulaması duyarlı bakterilerin üremesini durdurur veya öldürürken, dirençli bakteriler seleksiyona uğrayarak populasyona hakim hale gelirler.”diyerek kullanımın dozu artıkca “Antibiyotik kullanımı arttıkça doğal olarak direnç sorunu da artmaktadır. Eğer önlem alınmaz ve antibiyotik kullanımı bu hızda devam ederse direnç nedeniyle basit bir enfeksiyonun dahi öldürücü olabilir.”tehlikelerini belirtdi. 
Bazı antibiyodikler alınımında önlemleri sıraladı. “Antibiyotik almadan önce mutlaka hekime  danışılmalıdır. Yapılan kültür testinden sonra veya ampirik ile Doktorun tavsiye ettiği zaman, önerilen doz ve saatlerde antibiyotik alınmalıdır. Hasta kendini daha iyi hissetti diye antibiyotik kesilmemelidir. Aksi takdirde bakterilerin hepsi ölmemiş olabilir ve hastalık tekrarlayabilir. Artan antibiyotikler atılmalıdır, çünkü bir sonraki hastalıkta uygun olmayabilir ve ayrıca son kullanma tarihini geçmiş olabilir. Başkası için yazılmış olan antibiyotiklerin asla kullanılmaması gerekmektedir.”
Firma yetkililerince verilen bilgilere göre; “Birinci basamak hekimlerin akılcı antibiyotik kullanımı için ihtiyaç duyabilecekleri önlemlerle ilgili ayrıntılar, Bakteriler, çevrelerinde meydana gelen değişikliklere hızlı uyum sağlayabilen canlılardır. Antibiyotik direnci de bunun bir örneğidir.
Belirli bir antibiyotiğe karşı direnç, söz konusu antibiyotiğin tedavi dozunda dirençli bakterileri öldüremediğini veya çoğalmalarına engel olamadığını ifade etmektedir.
Antibiyotik direncine sahip bakteriler antibiyotik varlığında, dirençli olmayan bakterilere göre avantaj sağlar ve bunun bir neticesi olarak belirli bir süre sonra ortamdaki bakterilerin çoğu o antibiyotiklere karşı direnç sahibi olur. Ayrıca, bakteriler dirence neden olan genetik yapıları farklı bakteri türlerine de aktarabilir, bu da antibiyotik direncinin bakteriler arasında yaygınlaşmasına önemli katkı sağlar.
Dirençli bakterilerin neden olduğu hastalıklar, özellikle de yoğun bakım ortamında ve bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmaktadır. Dirençli bakterilerin neden olduğu bu hastalıklar, tedaviye dirençli olup, hastanede yatış sürelerinin uzamasına ve bununla ilgili komplikasyonların gelişmesine, ölüm ve hastalığa yakalanma oranlarında artışa neden olmaktadırlar.
Antibiyotik direncinin önüne geçilmemesi durumunda gelecekte bizi bekleyen tehlike ise bundan çok daha büyüktür. Öyle ki, yakın gelecekte enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde antibiyotikler tamamen etkisiz hale gelebilir ve basit yara enfeksiyonları ölümle sonuçlanabilir. 
Antibiyotiklerin akılcı kullanımlarının düzenlenmesini; enfeksiyon hastalıklarının gelişmesinin ve kontrol edilmesinin daha etkili hale getirilmesi, Aksiyona geçilmezse, 2050 yılı itibariyle her yıl enfeksiyon kaynaklı 10 milyon ölüm gerçekleşebileceği tahmin edilmektedir.  
GSK, toplum sağlığını korumak ve geliştirmek açısından büyük öneme sahip olan aşılar konusunda da liderdir ve zengin bir portföye sahiptir.”şeklinde bilgiler verdiler
yilmazparlar@yahoo.com

3 Kasım 2016 Perşembe

Sedef Hastaları Dayanışma Derneği ve Novartis -Yılmaz Parlar

Sedef Hastalığı Bulaşıcı mıdır ?

Sedef Hastaları Dayanışma Derneği ve Novartis tarafından psikolojik, sosyal ve finansal etkilerini gösterdiği sedef hastalığı hakkında Galata Salt Galata konferans salonunda 1 Kasım 2016 Salı günü bir panel düzenledi ve Türkiye’nin farklı illerinden dört sedef hastasının hikayesini anlatan belgesel gösterildi.     

Sedef Hastaları Dayanışma Derneği genel sekreteri Elif Başaraner!in sunuculuğunu yaptığı toplantıda sedef hastalığı hakkında toplumu bilinçlendirmek ve hastaların yaşadıkları zorluklara dikkat çekmek üzere Novartis İmmünoloji ve Dermatoloji Bölüm Direktörü Dr. Kemal Kendir, genel algı “Sedef Hastalığı Bulaşıcı mıdır ?” sorusunu Hayır. Sedef hastalığının hiçbir formu bulaşmaz. Şeklinde cevapladı. “Hastalık tedavi edilebilir fakat tekrarı önlenemez"
Verilen genel bilgilerde; Sedef hastalığın, her yaşta ortaya çıkabilen ve sık görülen kronik seyirli bir deri hastalık olduğu, Toplumda her yüz kişiden ikisinde sedef hastalığı bulunduğu, Sedef hastalığı cilt sorunları yanında romatizmal sorunlar ile de, Sedef Romatizması (Psoriatik Artrit)  seyredebildiği, Her on sedef hastasından bir-ikisinde iltihaplı sedef romatizması görüldügü söylendi.  
Tipik belirtileri daha çok gövde, kollar ve bacaklarda görüldüğü, Tırnaklarda da yerleşebileceği, Hastalığın kesin nedeni belli olmadığı, %60 - 70 oranında Kalıtımla geçerliği dile getirildi.
“Ani şoklar, sıkıntı, gerginlik, sevgi eksikliği, anne - çocuk ilişkisi bozuklukları önemli tetikleyici faktörler olup; hastalığı başlatabilir veya alevlendirebilir. Diş çürüğü, bademcik iltihabı, idrar yolları iltihabı gibi mikrobik odaklar ve sürtme, çarpma kaşıma gibi zedelemeler de tetikleyici etki yapabilir.”şeklinde hastalığın tetikleyici sebebleri açıklandı. 
Sedef Hastaları Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Yıldırım,
''Sedef'' Hastalığı (Psoriasis), deri hastalıkları arasında dedikodusu en çok yapılanlarındandır. Sedeflilerin yüzde 84'ü sportif faaliyetlerden kaçtığı, yüzde 83'ü hastalıklarını sakladığını, yüzde 74'ünün özgüven sorunu bulunduğunu kendinden örnek vererek anlatdı.Yarıya yakını depresyon sınırında dolaşdığından,   sedef hastalığı ve sedef hastasının zorluklarını sıraladı.
Hastalık bir çevresel faktörün tetiklenmesi durumunda ortaya çıkıyor. Tetikleyiciler arasında, yaşamdaki stresli olaylar, bazı virüs ve bakterilerden kaynaklanan enfeksiyonlar, deri yaralanmaları ve bazı ilaçlar yer alıyor.
Halktan gelen reaksiyonların sonucunda bu kişilerin öz saygıları ve özgüvenleri düşük olabiliyor ve psikolojik sıkıntı anlamlı düzeyde depresyona, artan endişeye ve sosyal kopuklukla soyutlanmaya sosyal aktivitelerini sınırlamasına, ailelerinden ve arkadaşlarından soyutlanabilmesine neden olabiliyoir. Yani, psoriasisli olmak insanların kariyer tercihlerini, ilişkilerini ve zihinsel sağlıklarını etkileyebiliyor. Anlamında topluma düşen görevleride anlatdı. 
İz TV Belgesel Yapımcısı ve Yönetmeni Vedat Atasoy yaptığı belgesel üzerinde bilgiler verdi.
Sonuç gerek hasta gerek hasta yakın çavresi gerekse toplum bilinçlendirilmeli şeklinde özetlendi.
yilmazparlar@yahoo.com

Pembe İzler Derneği ve Türk Kanser Derneği-Yılmaz Parlar Haberi

 Kadın Kansere Karşı

Pembe İzler Derneği ve Türk Kanser Derneği, Roche İlaç’ın desteğiyle“Kadın Kansere Karşı” projesini gerçekleştiriyor.

Bununla ilgili,02 Kasım 2016 Çarşamba günü Wyndham Grand Istanbul Levent Otelde basın toplantısı düzenlendi.

Moderatörlüğünü İpek Açar’ın yaptığı İki panel halinde oturum konuşmacıları
Türk Kanser Derneği Başkanı Burak Duruman, Pembe İzler Derneği Başkanı Arzu Karataş, Türk Kanser Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Murat Atay ve Roche İletişim Direktörü Meltem Ersöz projenin amacı ve kapsamı hakkında bilgiler verdiler.

İkinci panelde, Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Demir, Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cihan Uras ve Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mete Güngör  kadın kanserleri konusunda gelişmeleri aktardılar.
.
İpek Açar’ın “2015 Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada her yıl toplam 8 milyon 200 bin kişi kanser yüzünden hayatını kaybediyor. Türkiye’de ise yılda 175.000 kişiye kanser teşhisi konuyor. Kanser ile mücadelede ise büyük rol kadınlara düşüyor” dedi  

Türk Kanser Derneği Başkanı Burak Duruman, "Sağlıklı kadınlar, hem fiziksel hem ruhsal yönden sağlıklı nesiller yetiştirebilir. Kadınlarımızı erken tanı yöntemlerinin etkin kullanımı ve bilimselliği kanıtlanmış tedaviler konusunda bilinçlendirmek amacıyla bir araya geldik. Daha sağlıklı bir Türkiye için çabalıyoruz, kanserle savaşıyoruz ve erken tanı bilincini oluşturmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Toplumun her kesiminin dikkatini özellikle meme kanseri taramasına çekmek amacıyla tüm mecraları değerlendiriyor ve misyonumuza uygun tüm etkinliklere katılıyoruz.”dedi

Burak Duruman “Turkiye’de bir ilk!  Neşeli Serum Kutuları, Tasarladığımız kemoterapi kutuları sayesinde, hastalarımız, onlara acılarını ve travmalarını hatırlatan  kemoterapi serumları yerine sevdikleri çizgi film kahramanlarını  ya da inançları doğrultusunda moral buldukları görseller içinde tedavilerini alıyorlar. Moral ve motivasyonu yükselen hastalar, ilaç tedavisine daha hızlı yanıt veriyor”şeklinde son tasarımları hakkında paylaşımda bulundu. 

Pembe İzler Derneği Başkanı Arzu Karataş, "Kadına destek olmak gerçekten çok önemli. Kadın hastalanınca yakın çevresi ve özellikle ailesi de çok etkileniyor. Hastanın yanı sıra, ailesi ve çevresi de çok etkilendiği için tedavi sürecinde pek çok sıkıntı yaşanıyor. Biz dernek olarak iki hedef üzerine çalışıyoruz. Kadınların erken tanı yöntemleri konusundaki bilincinin artırılması ve hastalığa yakalanan kadınların bu süreci daha kolay atlatması. Biz dernek olarak, tüm bu süreçlerde kadınlarımızın yanında olarak omuzlarına dokunan el olmayı amaçlıyoruz.”sözleriyle  Kadın Kansere Karşı Projesi'yle  pek çok kadına ulaşacaklarını projeyi önemsediklerini söyledi.
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mete Güngör, "Kanser cerrahisinde değişiklikler var. Eskiden yapılan açık kesi yerine bugün kapalı ameliyat yapabiliyoruz. Böylece hastalar çok daha erken ayağa kalkabiliyorlar ve görmeleri gereken radyoterapi ve kemoterapi tedavisini daha erken alabiliyorlar. Bu da tedavilerdeki başarıyı artırıyor. Rahim ağzı ve yumurtalık kanser türlerinde erken yaştaki hastalara standart bir tedavi uyguladığımızda bu hastaları menopoza sokacağız. Dolayısıyla doğurganlık potansiyellerini ortadan kaldıracağız. Koruyucu cerrahi ile doğurganlığı koruyarak tedavi etme şansımız var."ifadelerinde bulundu.
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Demir, "Bilgi korkuyu yener. Biz bilgi sahibi oldukça korkmaktan vazgeçeriz. Yapmamız gereken şey bilgiyi artırmak. Bizde genç kanser sıklığı daha fazla. 40 yaş altı meme kanseri sıklığı Batı'ya oranla yüzde 8-10 daha fazla. Bu bize genç kadınlarda kendi kendilerine meme kontrollerinin yaygınlaştırılması ve bilinçlendirilmesi, düzenli taramaların yapılması konusunda uyarılması mesajını veriyor. Rahim ağzı kanserinde de düzenli jinekolojik tarama yaptırmak hastalığı ortaya çıkmadan yok etmemizi sağlıyor. Hasta kanser olmuş, en önemli şey hayatta kalması. Ancak ameliyat sonrası psikolojisi de önemli. Burada biz cerrahlara büyük görev düşüyor. Meme kanserinde cerrahide hastanın tüm organı alınıyordu. Şimdi plastik cerrahiyle birlikte memenin tamamı alınsa dahi hastanın rahatsız olmayacağı bir görünüm vermek önemli. Doktorlar olarak artık hastanın aynanın karşısına geçtiğinde rahatsız olmayacağı bir cerrahi operasyon yapıyoruz."  Açıklamasında bulundu
yilmazparlar@yahoo.com

27 Ekim 2016 Perşembe

KV-İktisadi Kalkınma Vakfı, TÜRDER-Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Derneği-Yılmaz Parlar




GIDA TERÖRÜNDEN  TÜKETİCİYİ KORUMAK

İKV-İktisadi Kalkınma Vakfı, TÜRDER-Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Derneği, ve GGD-Gıda Güvenliği Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği, DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği ve TKKTTO-Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Derneği’nin desteklediği, 26 Ekim 2016 Çarşamba günü, Levent Wyndham Grand Otel’de  “Tüketici Haklarının Korunmasında Gıda Güvenliği Paneli”gerçekleşti.

DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği yönetim kurul üyesi Jülide Çilingir’in sunuculuğunu yaptığı etkinlik açılış konuşmasını TÜRDER-Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Derneği ve Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Genel Başkanı Doç. Dr. Uğur Özgöker yaptı.

Özgöker konuşmasında Tüketici koruması ve özellikle Gıda güvenliği konusunu özetledi. Son yıllarda tüm ülkeler açısından, halk sağlığı ve ekonomik boyutu nedeniyle önem kazanan ve önemi giderek artan bir konu haline gelen, gıda kaynaklı hastalıkların ortaya çıkması sağlık, ekonomik ve sosyal açıdan toplumları ciddi anlamda etkilediğini dile getirdi.

DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkanı Ferhat Bozçelik öncelikle örgütü hakkında bilgilendirdi.
Ferhat Bozçelik, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yaptığı denetimlerde ortaya çıkan olumsuz sonuçların dehşet verici boyutlara ulaştığını, bu yönüyle gıda güvenliğinin ve hijyenin, tüketiciler açısından ne kadar hayati önem taşıdığını gösterdiğini söyledi.

GGD-Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner ve İKV –İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Ayhan Zeytinoğlu Gıda terörün tüketiciyi zehirlediğini  ve haksiz rekabete neden olduğunu, gıda güvenliği ve hijyen, Avrupa Birliği normlarına uygunluk açısından da çok önemli olduğunun altını çizdiler. Gıda üretiminde ve son tüketiciye ulaştırılmasında merdiven altı dediğimiz yeterli denetim yapılmayan üretimler de haksız rekabete yol açtığını, Kamuoyunda sıkça gündeme gelen “gıda güvenliği ve haksız rekabet” konusu vurguladılar.

EGD-Ekonomi Gazetecileri Derneği Genel Başkanı Celal Toprak’ın oturum başkanlığını yaptığı iki ayrı panelde; T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü Gümrük ve Ticaret Uzmanı Muhittin Yildirim, İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Dr. Yavuz Dizdar, Rekabet Kurumu 3. Denetleme ve Uygulama Dairesi Başkanı Hakan Suat Ölmez, İktisadi Kalkınma Vakfı Strateji ve İş Geliştirme Müdürü-AB Bilgi Merkezi Koordinatörü M. Gökhan Kilit, TÖF-Tüketici Örgütleri Federasyonu Genel Başkanı Fuat Engin, Tüketiciler Derneği (TÜDER) Gıda Komisyonu Başkanı Ayşe Cengiz, Yrd. Doç. Dr.Sezin İba, TKKTTO-Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkan Yardımcısı ve TÜRDER-Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Derneği Genel Sekreteri Musa Karademir gibi isimler konuşmacı olarak katıldılar.


EGD-Ekonomi Gazetecileri Derneği Genel Başkanı Celal Toprak ilgili konunun genel bir eksenini çizerek geçmiş tarihlerde yapılan toplantılarla birlikde gelişimin bugünkü durumu sorgulama şeklinde hiperaktif bir ortam hazırladı.

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Dr. Yavuz Dizdar, Beslenme ve hastalık ilişkisi, Olağan Şüpheliler, Kansere paralel artan hastalıklar, Ortak noktaları, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Gıdalardaki tarım ilacı kalıntıları İlaçların ve tarım ilaçlarının amaç dışı kullanımı gibi Konulu sunumu ile  acı gerçekleri sıraladı. Süt yoğurt GDO’lu pirinç skandalları vs. pek çok ürünün örneklerini belgelerle sundu.


TÜDER Kurucu, Gıda Komisyonu Başkanı ve Beslenme Uzmanı Ayşe Cengiz, Güvenli Gıda, üretimden, tüketime kadar geçen tüm süreçlerde, gıdalarda olabilecek fiziksel, kimyasal ve biyolojik  her türlü etkenin insan sağlığını riske etmemesi için alınması gereken  tedbirleri,  Bilgi kirliliğini önlemek ve sürdürülebilirlik için, tüketici ile iletişim kanalları, restorantlar da ahşap kapların sıcak yemek servisinde  kullanılmın sorunlu olduğu, ahşap yüzeyde oluşan kesikler mikrobiyal bulaşmaya zemin hazırlaması konularını işledi.

 AB Bilgi Merkezi Koordinatörü Strateji ve İş Geliştirme Müdürü M. Gökhan Kilit, Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Politikası, Dünyada Gıda Güvenliği Krizleri AB’de Gıda Güvenliği Tanımı AB’de Gıda Güvenliği Gelişimi hakkında konuşma yaptı.
M. Gökhan Kilit, Gıda sektörü yıllar içerisinde dünya genelinde yaşanan gıda krizleri ile önemli aşamalar geçirdiğini, İngiltere’de ortaya çıkan deli dana, Uzakdoğu ülkelerindeki kuş gribi vakaları, AB ülkelerinde Salmonella krizleri, At eti skandalıgibi, Süreçler gelişmiş ülkelerde gıda güvenliği politikalarının kamuoyu tarafından sorgulanmasına ve daha güvenli gıda üretimi için kamuoyu baskısının doğmasına neden olduğınudile getirdi. Gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı alanında 1200’den fazla düzenleme mevcut olduğynu, Çiftlikten sofraya kadar olan süreçte uyguladığı tedbirler ve denetimler öne çıktığını, İç Pazar’ın işleyişinin sağlanması önemliolduğunu, Ortak Tarım Politikasını, Gıda güvenliği, hayvan sağlığı, hayvan refahı ve bitki sağlığı entegre yaklaşım modelini anlatdı

Rekabet Kurumu 3. Denetleme ve Uygulama Dairesi Başkanı Hakan Suat Ölmez, Reklam Kurulu Faaliyetlerine İlişkin İstatistikler, verilen idari para cezaları ve sektörel dağılımı gibi bilgiler verdi.

Türk Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkan Yardımcısı ve TÜRDER-Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Derneği Genel Sekreteri Musa Karademir günün yorumu yaptı.



yilmazparlar@yahoo.com

24 Ekim 2016 Pazartesi

2. UluslararasıMelanom Sempozyum-haber Yılmaz Parlar

Kanser tarihe karışıyor

Yeni nesil tedaviler hastaların ve  doktorların umut ışığı oldu. İmmüno onkolojik tedaviler ve ilaçlar  pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacak.

Kısa adı AKOD Akademik Onkololoji Derneğinin  2’ncisi düzenlendiği 2. Uluslararası Katılımlı Melanom Sempozyumunda cilt kanseri ve tedavisi üzerine çalışan İsrail’den Prof. Dr. Jacob Schachter, Katar’dan Prof. Dr. Ena Wang, İtalya’dan Doç. Dr. Antonio Grimaldi’nin , kanser aşıları,, immünoterapinin hangi kanser türlerinde etkin olarak işe yaradığı, immünoterapi ile aşıya erişim gibi önemli konuları sunuldu

 22-23 Ekim tarihleri arasında İstanbul The Marmara Hotelde ’da yapıldı. Kamuyu bilgilendirmek üzere Akademik Onkoloji Derneği (AKOD) basın toplantısı düzenledi. Toplanatıya AKOD Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker, AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu ve AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca katıldı.

Basın toplantısında tedavisi örneklenen Yunus Emre Üstgörül’ün hikayesi ilgi odağı oldu.  Yunus Emre Dizindeki küçük bir ‘ben’in cilt kanserinin en tehlikeli türü olan ‘Malign Melanoma’ olduğunu öğrendiğini, 
1,5 yıllık zorlu bir tedavi süreci geçirdiğini, kanserli hücrelerin, çevre doku ve organlarada yayıldığını, 4’ncü evrede hastalığı yendiğini söyledi.
AKOD Genel Sekreteri Doç. Dr. Burçak Karaca, Melanomun halk arasında ‘kara bela’ olarak adlandırıldığını, genellikle benlerin üzerinde gelişen son derece kötü seyreden bir deri kanseri olduğunu belirtdi.

Doç. Dr. Burçak Karaca “Cilt kanseri, yakın zamana kadar onkoloji olarak çok çaresiz kaldığımız ve varolan tedavilerin çare olamadığı bir kanser türüydü. Son 5 yılda sistemik dediğimiz yani damar yolu ya da ağız yoluyla uygulanan tedavilerin yanısıra hastanın görünen yarasının üzerine uygulanan lokal tedaviler gibi çeşitli yöntemler bu işin seyrini tamamen değiştirdi. Bu yenilikler sayesinde hastanın yaşam kalitesi ve hayatta kalma süresi arttı, hatta çoğu kanser türlerinde son aşama olarak kabul edilen 4’ncü evrede bile hastalıktan tamamen kurtulan vakalar görülmeye başlandı ki bu kanser tedavisinde gerçekten bambaşka bir sayfanın açıldığını gösteriyor” dedi. 

Sorumuz üzerine Karaca “Maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle bazı ilaçların devlette şimdilik geri ödemesi yok. O nedenle hastaların ilacı ulaşımı konusunda bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Uygun hastalarımıza büyük ilaç firmalarının Ar-Ge çalışmaları sayesinde, özellikle de insani erken erişim programları çerçevesinde mutlaka bunları vermeye çalışıyoruz. Bu noktada, Sağlık Bakanlığımızın bu konuda iyi niyetli olduğunu ve bir çok ülkeden daha ileri seviyede olduğumuzu belirtmek isterim. Cilt kanseri tamamen iyileşen hastam Yunus Emre Üstgörül de tedavisinde insani erken erişim programlarından yararlandı”cevabı alıyoruz. 

Elektronik Mühendisi ve Kanser Araştırmacısı Dr. İbrahim Gökçe, Tıp dünyasında uygulanan bir çok tedavi yönteminde doktorlar kadar mühendislerinde kilit rol oynadığını söyledi. Dr. İbrahim Gökçe, “Elektrokemoterapi, hücrelere elektrik alan uygulayarak hücre zarında delikler oluşturma prensibine dayanan bir tedavidir. Hastaya verilen kemoterapi ilaçları bu deliklerden hücre içine girerek bir dizi sürecin ardından kanser hücrelerini öldürür. Bu metotla hem hastaya verilen kemoterapi ilacı dozu düşürülerek hastadaki yan etkiler hissedilmeyecek bir seviyeye indirilir hem de kanserli doku çoğu vakada tamamen kanserden temizlenir. Türkiye'de bu yöntemi ilk defa pilot bölge olarak seçtiğimiz İzmir’de uyguladık. Önümüzdeki yıl bu sayı artacak” dedi.

 Prof. Dr. Erdem Göker, “İmmüno onkolojik tedaviler ve ilaçlar bugün melanoma tedavisinde yeni bir çığır açmış, ileri evrelerde dahi yaşam süresini 2-3 kat uzatmıştır. İmmüno onkolojik tedavi yaklaşımı sayesinde melanomanın yanı sıra akciğer kanseri, karaciğer kanseri gibi pek çok kanser türünde, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde tümörlerle savaşta, tıbbın çok güçlü ve yeni silahları olacaktır" dedi.

AKOD 2. Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu,  ” Küba’nın geliştirdiği Akciğer Kanseri Aşısı, özel bir tedaviye cevap veren çok kısıtlı bir hasta grubunda işe yarıyor…
Bu aşı, teröpatik olarak ifade edilen tedavi edici bir aşıdır. Asla ve asla önleyici bir aşı değildir. Her hasta için kurtarıcı da değildir. Çok kısıtlı bir hasta grubunda uygulanmaktadır. Sadece Akciğer kanserinin bir alt tipinin özel bir tedaviye cevap vermiş olan grubunda işe yaramaktadır. Bu şartlara uygun hastaların aşı için Küba’ya gitmesine gerek yoktur, aşı Türkiye’ye de gelmektedir. Ancak maliyeti vardır ve devlet tarafından karşılanamamaktadır” dedi. 

Kanser derneğinin bilgilerine göre; İmmuno bağışıklık sistemini ifade eder, onkoloji kanser demektir, İmmunoonkoloji vücudun kendi bağışıklık sistemini aktive ederek kanser hücrelerini yok etmesini sağlayan tedavi yöntemleridir.

Bağışıklık sistemi, vücudun doğal savunma sistemidir. Bu sistem bizi enfeksiyonlardan, kanserden ve diğer hastalıklardan korumak amacıyla hücrelerden, dokulardan ve organlardan oluşmaktadır. Hücreler; nötrofil, monosit, lenfosit, dendritik hücreler, organ ve dokular ise; lenf bezleri, timus bezi, kemik iliği, dalak, lenf sistemi, barsak-solunum sistemi ve derideki lenfoid yapılar olarak sayılabilir.  Bağışıklık sistemini oluşturan bu hücre ve organlar birlikte muhteşem bir işbirliği içinde çalışmaktadırlar. 
İmmüno onkolojik tedavilerde vücudun kendi savunma hücrelerinden olan lenfositlerin bir alt grubu ‘T hücreleri’ kullanılır. T hücrelerinin etkinliğinin artırılmasına ‘İmmüno-Onkolojiik’ tedavi adı verilir.

Melanom bir tür cilt kanseridir. Kadınlar melanoma erkeklerden daha çok yakalanmaktadırlar. Ultraviyole ışınları, bazı kişiler melanoma yakalanma riski açısından diğerlerine göre daha fazla risk altındadırlar.
Risk faktörleri; 
Benler - Ne kadar çok ben’e sahip olanların kanser oluşma riski o kadar yüksektir.
Çok açık tenli olmak - (Daha koyu tenli kişilerin de yinede melanomaya yakalanmalarına rağmen) özellikle açık tenli ve kızıl saçlı ya da çok fazla çile sahip olan kişiler.
Güneş yanığı - Güneşten kötü şekilde yanmak, özellikle çocukluk çağında, melanom oluşma riskini arttırmaktadır.
Doğum yeri - Avustralya ve İsrail gibi sıcak bir ülkede doğmuş olan açık tenli kişilerin yaşamları boyunca melanoma yakalanma riskleri daha yüksektir. 
Güneşe maruz kalma - tatilde güneşin altında oturmak ya da evde güneş banyosu yapmak
Şezlonglar - özellikle 35 yaş öncesi şezlongta uzun süre uzanarak güneşlenmek
Güneş losyonları - güneşte çok uzun süre geçirmemekle birlikte sizi koruyabilecek güneş losyonları kullanmak
Cilt kanserlerinin denetlenmesi; Cildi düzenli olarak kontrol etme alışkanlığı kazanmak oldukça önemlidir. Eğer cildde, 4-6 hafta içinde kaybolmayan ya da önceden var olan ama gittikçe büyüyen herhangi bir anormallik fark edildiğinde  bunları kontrol ettirmek üzere doktora başvurmak.



yilmazparlar@yahoo.com

22 Ağustos 2016 Pazartesi

JERRY SARGEANT GÖRDÜKLERİNİN ÖTESİNE BAKABİLMEK-BİLGİ PAYLAŞIM MERKEZDE-YILMAZ PARLAR


Efsane Uzman Jerry Sargeant İlk Kez Türkiye'de. 3. Göz Aktivasyonu Eğitimi

Güçlenme yolculuğuna hazır olun

15 Ekim 2016 Cumartesi saat 10.00-17.00 arasında rezervasyon yaptırınız.

Bireysel Seanslar: YILDIZ BÜYÜSÜ / STAR MAGIC

12-19 Ekim 2016 Bireysel Seansları için randevu alınız.
gelmiş geçmiş en güçlü ve hızlı değişime tanıklık etmek isteyenler için.

EĞİTİM İÇERİĞİ:

3. Göz ruhun oturduğu yer olarak bilinir. Bilimin, bilgeliğin ve duyular ötesi bilginin depolandığı yerin giriş kapısıdır. 3.Gözünüz açıldığında ve tam kapasiteyle çalışmaya başladığında tamamen yepyeni bir dünyaya giriş yaparsınız.

Bu hafta sonu yapılacak çalışmanın amacı bunu oluşturacak imkanı sağlamak.

Jerry bu olağanüstü deneysel yolculukta size rehberlik yapacak. Bir dizi bireysel ve grup çalışması, şifa verici derin frekansın kodlandığı meditasyon (özellikle 3. gözü açmak için hazırlanan) ve özel bir 3. göz açma tekniğiyle farkındalığınızda oldukça büyük bir sıçrama deneyimleyeceksiniz. Jerry bu tür 3. göz açma tekniklerini ilk defa paylaşıyor olacak ve cennete doğru bir yolculuk olacağına da söz veriyor. Eğer ruhsal yolculukta hızlı bir başlangıç yapmak istiyorsanız, hali hazırda bu yolculukta derinleşmişseniz ve bir üst seviye geçmek ya da daha ötesine ulaşmak istiyorsanız bu güçlü çalışma tam size göre.

Duyularınızın gücünü artırmak, bu illüzyon dünyasının ötesini görmek, içsel bilgelik kaynağına ulaşmak zamanı artık geldi. Kelimenin tam anlamıyla aklınızı alacak bir çalışma olacak. Bu atölye çalışmasını bitirdiğinizde dünyayı tamamen farklı göreceksiniz.

Dünya gezegenindeki en önemli dönüştürücü şifa aracı Yıldız Büyüsüdür ve bu atölye çalışması sırasında bunu ilk elden deneyimleyeceksiniz. Bu hafta sonu nefesinizi kesecek. Hayatınızı kökünden değiştirecek. Bu çalışmadan bambaşka birisi olarak ayrılacaksınız. Kendi gücünüze sahip çıkmaya hazır olun. Şimdi bize sunulan muhteşem, yepyeni yüksek enerji frekanslarında yıkanmaya hazır olun. Dönüşümü bekleyin. Kemerlerinizi bağlayın ve uçmaya hazır olun. Güçlenmeye hazırlıklı olun.


Bireysel Seanslar
tek veya 6 kişiye özel seanslar

Yıldız Büyüsü bu dünyadaki en güçlü şifa yöntemidir.
Herkes Ekstra-Dünyevi Işığı kullanarak Yıldız Büyüsünün süper güçlü şifa frekansına bağlanacak.  Sağlık sorunları, zihinsel ve fiziksel problemler, iş hayatı veya ilişkiler gibi belirli bir konuya yoğunlaşmayı seçebilirsiniz. Şifalanma sırasında genişleyerek Yıldız Büyüsünün pozitif, genişletici vibrasyonunu ile uyumlanacaksınız. Bu uyumlanma hayatınızda inanılmaz olumlu dönüşümler olarak kendisini gösterecek. Zihnimiz ve kalbimiz dönüştüğünde, hayatımız da dönüşür. Bu süreç hızlı, kolay, güçlü ve kesinlikle paradigmayı dönüştüren bir süreçtir! Bu çalışma en derin fiziksel, duygusal, zihinsel, maddi ve ruhsal seviyelerde dönüşüme sebep olur. En güzel yanı da bu değişikliklerin oluşması için artık bir hayat süresi geçmesi gerekmemesidir. Anında inanılmaz değişimler hissedeceksiniz, değişim çok hızlı bir şekilde kendisini gösterecek.

Yıldız Büyüsü seansının faydaları:

Rahatlamak, stresi azaltmak, şifalanmayı artırmak, gündelik seviyedeki rahatsızlıkları iyileştirmek, enerji ve yaratıcılıkta artış, çakraların temizlenip, dengelenmesi, sezginin güçlenmesi, duygusal blokların kaldırılması, eski sınırlayıcı kalıpların belirlenip, bırakılması, iç huzurun artması, karmik anlaşmaların temizlenmesi, istenmeyen enerji bağlarının temizlenmesi, güçlü, temiz, güvenli bir ev ve iş yeri alanı oluşturmak.

Jerry Sargeant Enerjiyle, 'Işığı Ateşleyin'



BİLGİ PAYLAŞIM DERNEĞİ
Adres: Mete Cad. Park Apartmanı No:24/5
Taksim / İstanbul
Tel : 0212 245 29 42 / 0532 612 85 17
yilmazparlar@yahoo.com

6 Ağustos 2016 Cumartesi

REGRESYON ve YAŞAMLAR ARASI YAŞAM PAUL AURAND-BİLGİ PAYLAŞIM MERKEZDE-YILMAZ PARLAR

REGRESYON ve YAŞAMLAR ARASI YAŞAM (Life Between Lifes) Uygulayıcısı
ÖDÜLLÜ DÜNYA ÇAPINDA MASTER

PAUL AURAND

Kişisel Dönüşüm 
ve
Geçmiş Yaşam Regresyonu
Uluslararası Sertifika Programı

MODÜL 1

 
Eğitim 6 Günlük eğitim 
15 Ağustos Pazartesi BAŞLANGIÇ ve 20 Ağustos Cumartesi BİTİŞ.
saat: 10.00 / 18.00 arasında

Seminer dili İngilizcedir. Türkçe çeviri yapılacaktır.

Ön kayıt zorunludur. Kayıt sırasında ücretin %50 si ön ödeme olarak alınacaktır. 


BU PROGRAMA KATILAN KİŞİLER DÜNYA ÇAPINDA REGRESYON UZMANI OLMAKTADIRLAR. ULUSLARARASI GERÇERLİLİĞE SAHİP SERTİFİKA SAHİBİ OLURLAR.


Bu yaşamda deneyimlenen sorunların kaynağı çoğunlukla geçmişe dayanır. Bütünsel ve kalıcı bir sorun çözme, o sorunun tohumlarının atıldığı ilk an'a, yani ana kaynağına inilerek orada oluşmaya başlayıp kök salmış olan blokajları çözmekle mümkündür. Bu eğitim ile birlikte çözüme ve özgürleşmeye katkı sağlayan gerekli adımları ve becerileri edinirsiniz. Aynı zamanda bilinçaltında bulunan korku ve olumsuz duyguların serbest bırakılması suretiyle rahatlamaya, iyi hissetmeye, dönüşmeye ve sağlıklı kararlar alabilmeye katkı sağlamayı hedefleyen uygulamalar bütünü elde edersiniz. Alet çantanıza hem kendinizin hem de başkalarının niyet ettigi konu ile oldukça hızlı ve etkili şifalanmasına olanak sağlayan teknikler  eklersiniz.


Bu çok özel altı günlük yoğun program sayesinde, ikilem yaşayan parçalarımızı şifalandirma yani "Parçalar Terapisi", 'Kendi Kendine telkin', ve yaşam yolunda bize rehberlik edecek olan "içsel çocuk" ve  "icsel bilgelik" ile temas etme fırsatı elde edersiniz.

Zihnin ve ruhun bilinç dışında kalan kısmından, çocukluk, ana rahmi ve geçmiş yaşamlara dair güvenilir anılara, tehlikesiz bir yolla inmenizde gerekli, derin gevşeme durumlara geçebilmeyi başarmanız için bazı rafine yetenekler geliştirirsiniz.

Bu program, Yaşamlar Arası Yaşam, Ruhsal Geri Dönüş kursunun ideal bir ön hazırlığıdır.

PROGRAM İÇERİĞİ

°Regresyon terapisi için gereken derinleştirme, ve zihinen gevşeme teknikleri
°Hipnotik konuşmalar için tarafsız bir dinleyici olabilme
+Parcalar Terapisi
+ Kendi kendine telkin uygulaması
°Başarıyı garantileyen ileri regresyon becerileri
°Kendi çocukluk, ana rahmi ve geçmiş yaşamlarınıza geri çekilme deneyimleri
°Başkalarına çocukluk, ana rahmi ve geçmiş yaşamlara geri çekilme deneyimleri yaşatma
+ Içsel bilgelige ulasmak
°Olumlu anılara geri çekilme ve orada sabitlenme
°Kutsal ve ruhsal kontratları, sözleri, anlaşmaları inceleme şansı
°Canlı gösteriler
°Yönlendirmeli denemeler
°Ayrıntılı ders notları ve yönergeler
°Vaka çalışmasının tamamlanmasını takiben İleri Düzey Sertifika
Uluslararası Danışmanlar ve Terapistler Birliği'nce tanınan sertifika
 PAUL AURAND KİMDİR?
Dünya Çapında Ödüllü bir Masterdir.
Paul Aurand Uluslararası Danışmanlar ve Terapistler Birliği'nin Sertifikalı Eğitmen'i, ayrıca Michael Newton Yaşamlar Arasında Kalmış Yaşam Hipnoterapi Enstitüsü Kurucu Başkanı ve Eğitim Direktörü'dür. Paul Aurand'ı ödüllü bir eğitimci yapan kurs içeriği, dinamik sunum ile dersi, gösteriyi ve deneyim kazanmanıza yönelik çalışmaları birleştiren, harika bir akışa sahip.

"Uluslararası danşmanlar ve terapistler birliği" / "International Association of Counselors and Therapists" tarafndan 
"YILIN EN İYİ EĞİTMENİ-2015" ödülüne layık görülmüştür.


BİLGİ PAYLAŞIM DERNEĞİ
Adres: Mete Cad. Park Apartmanı No:24/5
Taksim / İstanbul

Tel : 0212 245 29 42 / 0532 612 85 17
yilmazparlar@yahoo.com


30 Haziran 2016 Perşembe

TEKNEDE DOLUNAY DENEYİMİ-Beyaz Büyücü'nün Yaşamınızı değiştirmesine İzin verin-Yılmaz Parlar

 

 

 

TEKNEDE DOLUNAY DENEYİMİ
20 Temmuz 2016 Çarşamba akşamı saat 19.00
rezervasyon zorunludur.

 Dolunayda Balance-Recovery Kendini İyileştime Anını dört gözle bekliyoruz. Bu çalışmayı ilk defa bir teknede yapıyor olcağımız için çok heyecanlıyız. Rüyalarımız gerçek oldu. Bu özel etkinliğe sizleri de davet etmek istiyoruz.
 
Dolunay akşamları her zaman için çok güçlüdür. Bu günler daima hayatımızın dönüşüm ve büyüme  boyutu zamanıdır.
 
Ay'ın güçlü enerjisinin tepe noktasına ulaşıp güçlendiği ve Balance-Recovery çalışmasını derinleştirdiği en güçlü zaman bu gündür.
 
Dolunay enerjisi artık size hizmet etmeyen herşeyi bırakmanızda destek olur.  Dolunay enerjisinin dönüşüm yapmasına izin vererek bunları serbest bırakma şansınızı kullanın. 
 
Teknenin etrafını çevreleyecek suyun enerjisi de çalışmamızın arındırıcı etkisini artırarak yardımcı olacaktır.
 
Sihrli bir an gibi! Yıllardır süren acılar koşulsuz sevgi tarafından sarmalanıp, çözülecek.

Beyaz Büyücü'nün

Yaşamınızı değiştirmesine

İzin verin...

Beyaz Büyücü Wilri Waarlo ile
çok güçlü ve dönüşümsel bir yolculuğa çıkmak için
bize katılın...
Beyaz Büyücü bireysel çalışmalarında aileniz, eşiniz, sevgiliniz ile beraberde sizinle çalışabiliyor. Ailenizin girilemeyen en derin boyutlarına girip tüm ordaki negatif enerjiyi temizleyebiliyor. Sizin ailenizin üstünde ki karabulutları söküp alıyor.

Ailenizin hayatınızın üstünde ki karabulutlardan kurtulun !!!

Eşiniz ve Sevgiliniz ile gelin ilişkinizin ışığı parlasın!!!

Ailenize ve ilişkinize zenginliğin, sağlığın mutluluğun kapıları açılsın...

Acele edin!!!

 

WİLRİ İNSANIN EN DERİNLERİ İLE TEMASA GEÇİP ONUN DÖNÜŞÜMÜNÜ SAĞLIYOR.

ORJİNAL HALİNİZE DÖNMEK İSTERMİSİNİZ ?


 

Hayat süresince nadir yakalanan böyle güçlü bir kendi kendini iyileştirme fırsatını kaçırmayın


 
YAŞAMINIZIN YENİ MİMARI
Enerji seasnlarında bazen gidersiniz seansı alınca çok iyi gelir ama daha sonrasında eski haline geri döner bu görünmezin ötesindeki alana dokunulmadığı içindir Wilri bu alana giriyor ve orayı tamamen temizliyor, dönüştürüyor bambaşka kapıların sizlere açılmasını sağlıyor...

GRUP ÇALIŞMALARINDA TERCÜMAN HAZIR BULUNACAKTIR.
BİREYSEL SEANSLARDA TERCÜMAN TALEBİNİZİ BİLDİRMENİZ RİCA OLUNUR.

 
BEYAZ BÜYÜNÜN ŞİFA GÜNÜ
WORKSHOP

23 Temmuz 2016
saat:11.00 - 17.00 arası
tüm günlük bu etkinlik için kayıt yaptırmanız rica olunur.
 
Geçmişi şifalandırma

Geçmişten gelen tüm beden ve enerjiler yeniden yapılandırılarak şifalandırılır. Bu bazen 20 kuşak geriye gidebiliyor. Bu şifa çalışması inanılmaz, tamamiyle geçmişi yok ediyor.  Wilri ve Jakub sizleri daima destekler. İsteğinizi her zaman elde edebilmeniz bir mucizedir. Wilri sizi nihayetinde gerçeğe yönlendirir. O, geçmişte ve geçmiş nesiller boyunca yürüyerek herşeyi yerli yerine koyar ve sonra beden ve hücreler yenilenir. Hatta, kalıtım, genler ve hücrelerin daha önceden belirlenmiş unsurlar olmadığını söylüyor. O bunu yapabiliyor çünkü, onun için herşey anda oluyor ve herşey Bir; O olanla eriyor. Bazıları onun beyaz bir büyücü olduğunu söyler. Wilri herhangi biri olmayı seçebilir; bir baba, şifacı, sizinle ve arkadaşınızla ilgilenerek başınızın altına büyülü bir yastık koyan bir adam.


 
BEYAZ BÜYÜNÜN GECESİ
Çalışma Atölyesi

21 Temmuz 2016 Perşembe
saat: 19.30 - 22.00 arası
kayıt yaptırmanız rica olunur.

Denge -Toparlanma'yı Deneyimleme Akşamı, bizim çalışmalarımızı anlamak ve Denge-Toparlanma-kendini Şifalandırma Anı'nı tecrübe ederek daha derine inmeye karar vermek için iyi bir olanaktır.
Bu deneyim sırasında sizi; bedeninizin, kalbinizin ve ruhunuzun öğretilerini hissedderek bunları tecrübe etmeye davet ediyoruz. Sizleri duygularınız, hisleriniz, beklentileriniz ve inançlarınız ile derin temasa geçireceğiz. Sevgi dolu bir ortamda; kalp, zihin ve duygularınız arasındaki dengeyi, uyumu ve iç huzuru deneyimlemenizi sağlayacağız.

Denge-Toparlanma Kendini Şifalandırma Anı
Denge-Toparlanma Kendini Şifalandırma Anı'nda Wilri ile tanışmak, hayatınızı değiştirerek derin şifalandırma sağlar. Yaşamın kendisi ile tanışacaksınız.
Kendinize "Bu benim içim mi?" diye soracağınıza,
"Hayatım için iyi bir şey mi?" diye sorun.
Denge-Toparlanma, hayatınızın her bölümünde dengeyi bularak anında hayatınızı değiştirmek demektir. Zihniniz, duygularınız, bedeniniz, ruhunuz ve herşeyde dengeyi bulmak ile ilgilidir. Hiç bir şeyi hariç tutmadan.

Denge-Toparlanma, 'Hep Var Olan' ile bir olmak demektir.
Wilri ile Denge-Toparlanma Kendini Şifalandırma Anı sizin:
  • Gerçek kimliğiniz ile bağlantı kurmanıza
  • İlişkilerinizi daha derinleştirebilmenize
  • Hastalık nedenlerini iyileştirmenizi
  • Dilek ve rüyalarınızın gerçekleşmelerine
  • Hayattan olduğu gibi zevk alabilmenizi sağlayacaktır.
Gelin Hayatı bizimle kutlayın; çünkü hayat keyifli, eğlenceli ve kolaydır!
 

Birebir Özel Seanslar
 
Ailenizin, sizin ve ilişkinizin üstünde ki karabulutlardan kurtulun !!!
Beyaz Büyücü ile orjinal halinize yeniden kavuşun !!!
Sorunlarını özel olarak çözmek isteyenlere bireysel seans fırsatı sunuyoruz. Bir buçuk saat ile İki saate yakın süren seansta, sorunlar ve bunların nedenleri incelenerek, çeşitli yöntemlerle ayrı ayrı dönüştürülür edilir.
Hepimiz Bir'iz. Wilri için bunlar boş sözler değil, yaşanan bir deneyimdir. O tamamiyle sizinledir. Sizin duygularınızı, bedeninizi, dengesizliğinizi ve herşeyi hisseder. Sizin gerçekliğinize bağlanır. En derinlerinize girer, dokunulmamış, ulaşılamayan alanlara girip sizi tamamen dönüştürür.
Özel seanslar, aileler ve çocuklar için de geçerlidir.
Wilri Ailenizin enerjisi ile bağlantıya girer ve ailenizin en derin boyutlarına girip ordaki negatif enerjileri söker ve alır. Tamamen dönüştürür.
 Bu sayede aileniz ile daha derin ve şeffaf bir ilişki ile karşılıklı güven duygusunu kurabilirsiniz. Zenginlik, Sağlık, Mutluluk ailenizde yeniden doğar. Aileler, güvenilir bir ortamda kendi duyguları ile daha çabuk temasa geçerler. Çocukların ise; önlerindeki kendi bireyselliklerine, oyunculuklarına ve deneyimlerine uzanan yol doğal olarak açılır. Çocuklar hissedilmeyen ve deneyimlenmeyen acıları ve ailelerinin travmalarını taşımazlar ve böylece nesiller boyu taşınan aile yükleri gözden kaybolur. Gelecek nesillerinizin, ailenizin soyu için bunu mutlaka yapın. Ailenize bu eşsiz hediyeyi verin!
 
Seanslar farklı şekillerde olmaktadır.
 
  1.        1 kişi sadece siz 1 ila 2 saat
  2.        Sevgiliniz veya eşiniz ile beraber 2 saat
  3.        Aileniz ile beraber anneniz, babanız, teyzeniz v.s. 3 ile 5 kişi  3 saat Şeklinde yapılmaktadır. Lütfen önceden belirtip kesin kişi sayısı verip ona göre ücretleri öğrenip gelin.

 
 
BİLGİ PAYLAŞIM DERNEĞİ
Adres: Mete Cad. Park Apartmanı No:24/5
Taksim / İstanbul

Mersis numarası: 9792369754762174
Tel : 0212 245 29 42 / 0532 612 85 17
www.bilgipaylasim.org
explorer@superonline.com